Prof. Dr. Psikanalist Psikiyatrist Vamık Volkan; 1932 yılında Kıbrıs’ta doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1956’da Amerika’ya yerleşti. Halen Washington Psikanaliz Enstitüsü’nde öğretim görevlisidir.
Psikoloji alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle, Max Hayman, Nevitt Sanford ve L. Bryce Boyer ödüllerini almıştır. Klinik psikanaliz üzerine yazdıkları için de Margaret Mahler Literatür ödülü kendisine verildi. 1999’da Viyana Üniversitesi’nde yıllık Sigmund Freud Konuşması’nı yapmak şerefine ulaştı.
1956 yılında Ankara Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra ABD’ye gitti. 45 yıl Virginia Üniversitesinde psikiyatri hocalığı ve 18 yıl bu üniversitenin hastanesinde başhekimlik yaptı. 2002’de emekliye ayrıldı. Volkan, Washington Psikanaliz Enstitüsünde Emeritus Eğitim ve Gözlemci Analisti olarak görev yaptı. Emekli olduktan bir yıl sonra, Massachusetts’teki Erikson Enstitüsünde kıdemli akademisyen olarak 10 yıl boyunca çalıştı. Amerikan Psikiyatri Birliği Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanlığını da yapan Volkan, 1987 yılında Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesinde Zihin ve İnsan Etkileşimi (CSMHI) Çalışması Merkezini kurdu.
Türk-Amerikan Nöropsikiyatri Derneği, Uluslararası Siyasi Psikoloji Derneği, Virginia Psikanaliz Derneği ve Amerikan Psikanalistler Koleji başkanlığı görevlerinde bulundu. Amerikan Psikiyatri Birliğinin sponsorluğunu yaptığı bir projeye katılan ve 6 yıl süren Arab-İsrail gayri resmi diyaloglarında yer aldı. Ayrıca dünyanın sorunlu birçok yerinde “hasım” delegeleri bir araya getiren gayrı resmi diplomasi toplantılarına başkanlık yaptı. Bunlar arasında ABD –Sovyetler Birliği, ABD-Rusya, Rusya-Baltık ülkeleri, Hırvatistan-Bosna, Gürcistan-Güney Osetya, Türkiye-Yunanistan da yer alıyor. Travma geçirmiş toplumlara da yardım etti. Bunlar arasında Diktatör Enver Hoca’nın ölümünden sonra Arnavutluk ve Saddam Hüseyin’in kuvvetlerinin çekilişinden sonra Kuveyt toplumları da vardı. Türkiye’de üç üniversitede Psikiyatri Misafir Öğretim Üyesi olarak çalıştı.
50’nin üzerinde yayımlanmış ve birçok dile çevrilmiş kitabı ve 500’e yakın da bilimsel yazısı bulunuyor. 2016 yılında Nobel’den sonra dünyanın en saygın ödüllerinden biri olarak kabul edilen ve psikanaliz dalında verilen Mary Sigorni Ödülüne layık görüldü.
Prof. Volkan’ın 30 kitabı ve 200’e yakın makalesi yayınlanmıştır.
Türk-Amerikalı Sosyal Psikolog Muzaffer Şerif BAŞOĞLU
(29 Temmuz 1906, Ödemiş – )
Sosyal Yargı Kuramının ve Gerçekçi Çatışma Teorisinin geliştirilmesine yardımcı olmuştur. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden 1926’da mezun olmuştur. 1928 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı.
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü‘nde psikoloji dersleri vermeye başladı. Katıldığı ulusal bir yarışmada birinci olarak ABD’de eğitim bursu kazandı. Büyük Buhranın zirvede olduğu bu esnada Amerika’ya gitti. Öncelikle Harvard Üniversitesinde Gordon Allport‘un danışmanlığında başlamıştır. Ancak daha sonra özgür bir ortamda kendi istediği çalışmaları yapabilmek adına Harvard Üniverstesinde ayrılarak Columbia Üniverstesinde Gardner Murph‘in danışmanlığında doktarasını tamamlamıştır.1932’ de Nazi Partisi’nin yükselişi sırasında Wolfgang Köhler’in Gestalt Psikolojisi üzerine derslerine katılmak için Berlin’i ziyaret etti. Bu ziyaretten sonra Şerif, yeni bir sosyal algı teorisi için Gestalt ilkelerini kullanmayı planladı.[4] 1933 yılında doktorası için Harvard Üniversitesinde Allport ve Hadley Cantril‘in radyo psikolojisi konusundaki çalışmalarına katkıda bulundu. Sloganlar psikolojisi konusunda görüşlerini geliştirdi. Akademik ve kişisel anlaşmazlıklar nedeniyle danışmanı Allport ile çalışmaya son veren Başoğlu, Harvard’dan ayrıldı ve Gardner Murphy danışmanlığında “Algılamada Bazı Toplumsal Etmenler” konulu teziyle Columbia Üniversitesi‘nde doktorasını tamamladı.
Kısa periyodlarla Almanya ve Fransa’da dersler verdikten sonra 1937’de Gazi Eğitim Ensitüsü’ne geri döndü. İki yıl sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi‘nde psikoloji doçenti olarak görev almaya başladı.
Columbia Üniversitesi (1936) Otokinetik Etki Deneyi ile; Sabit bir ışığın karanlık ortamda hareketli gibi görünmesini anlatır. Sorumuz şu; fiziksel gerçekliğin belirsiz olduğu durumlarda bireyler nasıl yargılar geliştiriyor? Deneyimizde katılımcılara ışığı kapatın bir şey deniycez deniyor. Karanlıkta sabit bir ışık noktası gösteriliyor. Önlerinde minnak bir düğme var. Işık hareket edince hemen o düğmeye basmaları ve ne kadar hareket ettiğini söylemeleri isteniyor. Aslında ışık hareket filan etmiyor.
İlk deneyde Sherif, katılımcıları karanlık odaya tek tek çağırıp aynı şeyi 100 kere sorar. Yetmez, bugün git yarın gel diyerek tekrar sorar. Herhangi bir dayanak noktası olmayan katılımcılar sübjektif referans noktaları oluşturur, deneyin her tekrarlanışında bir önceki referans noktalarına atıf yaparak kendi ölçümlerine sadık kalırlar. ‘Şu kadar kıpraştı, bu yana kıpraştı’ gibi. Nerden bildin denince de ‘dün de öyle gördümdü, bence böyle’ diyerek kendi ölçümlerine referans veriyorlar. Bu da objektif bir norm ya da dışarıdan gelen bir kıyas noktası olmadığında kişilerin belirsizlik karşısında kendi normlarını oluşturduklarını gösterir.
Sosyal psikolojide bunun sebebine ‘sosyal etki’, bu davranışa ise ‘sosyal uyum’ deniyor. Daha önce bireysel olarak bir fikir beyan etmemiş hobarey diye alınan grup ise gruba özgü bir norm oluşturup ona göre cevap veriyor.
Sherif’in grup üyelerinin birbirini karşılıklı olarak etkileyerek yeni bir norm, yeni bir standart geliştirdikleri süreci incelediği bu deneyi, bizden bilim uğruna odalarda ışıksız kalan tüm koca yürekli güzel insanlara gelsin.
16 Ekim 1988 de Alaska da vefat etmiştir.
Türkiye’de sosyal psikolojinin kurucularından ve uluslararası psikoloji dünyasının önemli isimlerinden Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, 1940’da İstanbul’da doğan 1959’da Robert Kolej’nden mezun oldu. Massachusetts’teki Wellesley College’de, psikoloji alanında lisans eğitimi aldı ve 1961 yılında mezun oldu. Doktora tezini ise 1967 yılında Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde sosyal psikoloji alanında verdi.
Çiğdem Kağıtçıbaşı, çocuk gelişimi alanında da önemli çalışmalarda bulunmuştur. Kültürel bağlamın çocukların gelişimi üzerindeki etkisine odaklanmış ve aile, eğitim ve toplum faktörlerinin çocukların yetişme deneyimlerini nasıl şekillendirdiğini konu edinmiştir.
Çiğdem Kağıtçıbaşı, insan hakları konusunda da araştırmalar yapmıştır. Özellikle çocuk haklarına ve çocukların toplum içindeki statülerine odaklanmıştır. Çalışmaları, çocukların kendi kültürlerinde, ailelerinde ve toplumlarında nasıl güçlendirilebileceği ve haklarının korunması konusunda nasıl desteklenebileceği konusunda önemli noktalara değinir. Ayrıca, eğitim politikalarının ve programlarının kültürel çeşitlilik ve insan haklarına saygı gösteren bir perspektifle şekillendirilmesi gerektiği konusunda da önemli bir vurgu yapmıştır.
Çalışmalarını daha iyi sonuç alacağını düşündüğünden her zaman sahada sivil toplumla beraber sürdürmeyi tercih etmiştir. Henüz Türkiye’nin gündemi bile değilken kadın, çocuk, bireyselcilik, değişen aile yapısı gibi konularda araştırmalar yürütmüştür.
Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Çiğdem Kağıtçıbaşı UNESCO’ya bağlı International Social Science Council’da (ISSC); Kültürler-Arası Psikoloji Kuruluşunda ve Uluslararası Psikolojik Bilimler Birliğinde Yürütme Kurulu üyeliği ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Yurt içinde basılmış 18 kitap ve 47 makale/kitap bölümü ve yurt dışında basılmış 12 kitap ve 140 makale/kitap bölümüne sahipti. Araştırmalarında, insan gelişimi ve aile arasındaki etkileşimi kültürler arası bir bakış açısıyla inceleyen ve psikoloji literatüründeki çeşitli araştırmalara esin kaynağı olan “Kültürler arası Benlik ve Aile Modeli”ni geliştiren Çiğdem Kağıtçıbaşı, birçok ulusal ve uluslararası bilim ödülünün de sahibi oldu.
Bilim Akademisi üyesi, KOÇ-KAM Direktörü ve Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi olan Çiğdem Kağıtçıbaşı, aynı zamanda International Union of Psychological Science ile International Social Science Council’ın Başkan Yardımcısı ve International Association for Cross-Cultural Psychology’nin ilk kadın Başkanı ve Onur Üyesiydi.
Çiğdem Kağıtçıbaşı 2 Mart 2017 tarihinde hayata gözlerini yumdu.
1993 yılında kurulan Türkiye Bilimler Akademisi’nin de kurucu üyesidir.
Kağıtçıbaşı, Türkiye’de ve gelişmekte olan ülkelerde çocuk gelişimi ile ilgili konularda UNICEF danışmanlığı yaptı; 1996-2000 yıllarında Uluslararası Psikoloji Bilimi Birliği’nin yardımcı başkanlığını yürüttü.